Aday ülkelere ilişkin her yıl değerlendirmeler yapan Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, bu yılki Türkiye Raporu’nu paylaştı. Söz konusu raporda yapıcı vurgular yer alıyor.
Avrupa Komisyonu, her yıl olduğu üzere, Avrupa Birliği’ne (AB) aday ülkeler için hazırladığı yıllık ülke raporlarını paylaşırken, Türkiye’ye ilişkin değerlendirmelerde ılımlı ifadeler dikkat çekti.
Komisyonun Türkiye’ye yönelik bu yılki raporunda dikkat çeken unsur, kullanılan dil. Nitekim raporda, önceki yıllara kıyasla eleştiriler göz ardı edilmeden daha ılımlı ve daha yapıcı bir ton göze çarpıyor. Örneğin rapor, Türkiye’nin, müzakere sürecinde açılan 22 başlıkta ilerleme kaydettiğini belirtiyor. Bazı alanlarda küçük, bazı alanlarda ise daha belirgin ilerlemelerin olduğu not edilirken, eleştiri içeren ifadeler daha ılımlı bir şekilde kaleme alınmış.
Ekonomi vurgusu
Bununla birlikte Türkiye ile 11 fasıl başlığında kayda değer bir ilerleme sağlanmadığına da işaret ediliyor. Temel hak ve özgürlüklerin yanı sıra Kopenhag kriterleri konusunda bir değişiklik yaşanmadığını vurgulayan rapor, muhalefete yönelik bazı kısıtlamaların altını çiziyor. Raporda “Türk yasal çerçevesi, insan haklarına ve temel haklara saygı konusunda genel güvenceler içeriyor ancak mevzuatın ve uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumlu hale getirilmesi gerekiyor” denildi.
AB Komisyonu, ekonomi alanında ise Türkiye’nin son dönemde enflasyonu düşürmeye yönelik ve makroekonomik açıdan olumlu adımlar attığını kabul ediyor. Türkiye’nin, bu alandaki politikalarında belirgin bir iyileşme kaydettiği vurgulanıyor. Bir başka deyişle, Brüksel, Türkiye’nin ekonomi politikasını olumlu şekilde değerlendiriyor. Dış ticaret başlığında ise AB, Türkiye’nin Rusya ile ticaret konusundaki sınırlandırmalarını olumlu buluyor.
Raporda ayrıca, Gümrük Birliği’nin modernleştirilmesinin yeniden gündemde olduğu da belirtildi.
Ortadoğu politikası
Ortadoğu politikalarına da değinen raporda, 7 Ekim’de yaşanan olaylarla ilgili Türkiye’nin tavrı eleştirilirken, Hamas’ı terör örgütü olarak tanımadığına dikkat çekiliyor. Buna karşın, Türkiye ve AB’nin Ortadoğu’da iki devletli çözümü desteklemekte hemfikir oldukları vurgulanıyor. Raporda, Türkiye’nin, dış politikada aktif ve önemli bir aktör olduğu, Bunun da AB-Türkiye ilişkileri açısından önemli olduğuna dikkat çekildi.
Türkiye-Yunanistan arasındaki diyalog sürecine de atıf yapan rapor, iki ülkenin anlaşmazlıklarını çözme isteğini memnuniyetle karşılarken, Ege ve kıta sahanlığı gibi meselelerde Atina’nın görüşlerini yansıtan ifadelere yer veriyor. Nitekim basın toplantısında konuşan AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB ile Türkiye’nin dış politika tercihleri ve uyum politikasında bir düşüş yaşandığını, ancak Türkiye’nin jeopolitik öneminin arttığı gerçeğini kabul etmek gerektiğini vuguladı. AB halkının istikrarlı bir komşuluk arzu ettiğini savunan Borrel, genişleme politikalarının AB’nin jeopolitik kaldıracı olduğuna vurgu yaparak Türkiye’nin adaylık statüsünü hatırlattı.
Vize serbestisi
Raporda, AB-Türkiye arasındaki vize serbestisi yol haritasına da değinilirken, kriterlerin yerine getirilmediği vurgulandı, “Türkiye’nin hala mevzuatını vize politikasına ilişkin AB müktesebatıyla daha fazla uyumlu hale getirmesi gerekiyor” denildi. AB-Türkiye Göç Mutabakatı’nın, iş birliğinin ana çerçevesi olmaya devam ettiği belirtilerek, düzensiz göçle mücadelede iş birliğinin “verimli ve sonuç getirici” olduğu kaydedildi.
AB Komisyonu, tavsiye bölümünde, Kasım 2023’te kabul edilen ortak bildiri doğrultusunda Türkiye ile siyasi diyaloğun artırılmasını, Avrupa Yatırım Bankası kredilerinin canlandırılmasını ve ortaklık konseylerinin yeniden devreye sokulmasını öneriyor.